Menu Kapat
Kapat
Ara
Close this search box.

Röportaj | Kahveciler Serisinden Koala Coffee Shop

filmekimi
Okuma Modu

27-29 Mayıs tarihlerinde düzenlenen Coffee Weekend Ankara’da Kahveciler Sokağı’nın (Bülten Sokak) sevilen kahvecilerinden Koala Coffee Shop ile sohbet imkanı yakaladık. İşletmecilerinden Onur, baristaları Güneş ve kedileri BamBam kahvemizle uyuyan koalaları uyandırmak ve keyifli bir gün geçirmelerini sağlamak istiyoruz diyor. Hem oturması keyifli hem de kahveleri lezzetli olan mekanın severleri arasında hayvan dostlarımız da var. Biz sorduk onlar içtenlikle cevapladı…

Merhaba nasılsınız? Öncelikle sizi tanıyalım…

Merhaba iyiyim, teşekkür ederim. Ben Onur Güler, Ankara’da doğdum, büyüdüm. Maliye mezunuyum fakat maliyecilik yapmadım. Üniversitedeki deneyimlerimi de sayarsak yaklaşık 7 yıl kadar barlarda çalıştım. Ortağım Aytunç, liseden beri arkadaşız. Geçen sene ağustos ayından beri birlikte Koala’yı işletiyoruz.

Neden Koala? Özel bir anlamı var m?

İkimiz de hayvanları çok seviyoruz. Aytunç’un köpeğinin yavrusu da benim köpeğim, analı kızı bizdeler 🙂 Hayvan adı olacağı zaten kesindi, kahveyle ilgili bir terim olmasını istemiyorduk. İlk önce keçi ya da İngilizcesi olan goat düşündük fakat kahvenin bulunmasıyla ilgili bağlantısından dolayı çok klasik olacağına karar verdik. Keçiden vazgeçince tembel hayvan olabilir mi dedik; tembelliğinden dolayı zaten tembel hayvanı çok severim. En sonunda dedik koala olsun. Bunu en büyük nedeni de öncelikle koalanın gününün 20 saatini uyuyarak geçirmesi, Aytunçla birlikte çok kıskandığımız bir özellik. Sonrasında da bu uyuyan koalanın yani müşterilerimizin kahveyle uyanması gerektiği. Kahve ve arasında böyle bir bağlantı kurduk. Mesela logomuz da tam uyanmakta olan bir koala…

Bu hayvan sever iki dostun mekânı açma hikâyesini bir de sizden dinleyelim, nasıl açmaya karar verdiniz?

Eskiden de, üniversite öncesinde, içimde hep bir mekân açama isteği vardı. Aytunç’un da önceden gelen bir kahve merakı ve kahveci açma hayali… Üniversitede karnımızı doyuramadığımız öğrencilik günlerinde o evde filtre kahve yapar içerdi; pek elit takılırdı 🙂 Geçen sene aslında kahveci yerine başka planlarımız vardı; elçiliklerin yoğun olduğu bir bölge olmasından dolayı Köroğlu civarında pancake, kruvasanı ve krep yapan bir yer açmak istiyorduk ama olmadı. Bir gün birlikte İstanbul’a 3. Dalga kahvecileri gezmeye gittik. Kadıköy’den Cihangir’e hemen hemen hepsini gezip, tatma imkânımız oldu. O sıralar Ankara’da daha 3.dalga kahveci örneği yoktu, bu yüzden kahveci açacaksak İtalya ve İstanbul’u örnek almalıydık. Sonrasında mekânın nasıl olacağı ortadaki menüde bisiklete ve ışıklara kadar zaten aşağı yukarı her şey kafamızda hazırdı. Amacımız müdavim mekânı açmaktı. Açıkçası yıllardır bu bölgede tek bir bara gittim, aynı hissi burada da kahve için yaratmak istedim.

lavarla

Açıldığınızdan beri rastladığınız ilginç bir müşteri var mı?

*Nescafe isteyen oldu… Biz Nescafe satmıyoruz diye epey bir mücadele ettik. Nesacafe yok deyince burada kahve satılmadığını zannedip giden de oldu…

*Bir keresinde de bir müşteri chemex istedi, onlarca açıdan sağdan soldan alttan üsten fotoğraflarını çekti ve hiçbir şey içmeden hesap ödemeye geldi… Dedim en azından bir yudum alıp tadına baksaydın…

*Süt tozu isteyen oldu… Arkadaşım mekânda 5 çeşit süt var; yağlı süt var light süt var laktozsuz süt var soya sütü var badem sütü var. Süt tozu neden istersin…

*Syphon ve coldbrew demlemeleri görüp, sanırım Breaking Bad dizisinden etkilendiler, siz burada uyuşturucu mu yapıyorsunuz bu aletlerle diyen oldu… Metamfetamine mi üreteceğiz biz…

*Bir keresinde de bir müşteri latte istedi, hazırladık, ben böyle sevmiyorum dedi… Nasıl hazırlamamızı istersiniz dedik… Şimdi bunun yarısını döker misiniz dedi döktük, üzerine sıcak su koyar mısınız dedi koyduk, bu sıcak suyun üzerine de süt köpüğü koyar mısınız dedi koyduk… Ben işte latte mi tam da böyle seviyorum dedi… Ama ne yazık ki bunun adı latte değil…!

lavarla

Koala’ya gelenler genelde hangi çeşit kahveyi tercih ediyor?

Müşterilerimiz bir dahaki sefere yanlarında arkadaşlarıyla geldikleri zaman biz buranın espressosunu çok beğendik cümlesiyle geliyor. Bizim de asıl duymak istediğimiz de buydu açıkçası.  Onun dışında öncelikle kahveleri 2.ve 3. dalga olarak ayırabiliriz. 3. dalga kahveler 2. dalga yani americano, latte, cappuccino gibi espresso makinesi ve onun grubu olan kahvelere nazaran bir tık daha çok tüketiliyor. Ne yazık ki hala cappuccino ve latte gibi sütlü kahve tüketimini kırabilmiş değiliz. 3.dalgada da chemex ya da v60 verirken müşterilerimize önce sütsüz deneyin, gerçek tadını alın ondan sonra isterseniz süt katarsınız diye tavsiye ediyorum. Mesela kenya içtiğiniz zaman ağzınıza o topraksı tadın gelmesi gerekir çünkü nitelikli bir kahve ve süt genelde bu tadı öldürüyor.

Ayrıca tüketimde kadın erkek ayrımı da yapabilirim. Çok ilginçtir ki erkekler kadınlara oranla çok daha fazla mocha tüketiyor. Nerdeyse 10 mocha içicisinden 8i erkek. Dark chocolateler white chocolateler havada uçuyor. Hatta ilk başta menüye mocha koymak istemedik sonradan kadınların tüketimi çok olur diye koyduk ama sonuç farklı oldu 🙂

Peki, tatlılarınız ve kruvasanlarınızın tüketimi nasıl?

Kahvelerin dışında tatlılarımızdan sadece yeni bir tat olarak kruvasan çok tercih edildi. Krep ve muffin de denedik ama yeni olmasına rağmen her gün yenilen havuçlu kek ya da cheesecake kadar tutmadılar.

lavarla

Biliyoruz ki kahvenin ve çekirdeğin öne çıktığı bir kavram 3. Dalga peki siz çekirdeğinizi nereden temin edip nasıl kavuruyorsunuz?

Chemex her yerde chemex, sonuçta önemli olan çekirdek tabii ki de. Mekân renk müzik bunlar hep 2.planda. Çok yakın bir arkadaşımız, Kerem Küçükoğlu, kahvelerimizi kavuruyor. İlk açıldığımızdan beri bir ilkemiz var, hep kendi kahvemizi kullanıyoruz. Kendisi uzun zamandır bu sektörde. Bize özel bir kahve kavuruyor, Koala Blend… Sonuçta kahve aynı kahve ama her mekânın her firmanın kavurması farklı.  Mesela Starbucks kahvesini yanmadan hemen önce alır ve kapkaradır. Ama biz kahvemizi ikinci aşamaya gelmeden hemen alıyoruz çünkü ilerledikçe lezzeti bozuluyor.

lavarla

Son zamanlarda şehir yaşamının en büyük zorluklarından biri de evcil hayvanlarımızla her mekâna gidemememiz. Biliyoruz ki Koala Coffee Shop hem sokaktaki canlarla hem de evcil hayvanlarla arası çok iyi olan bir mekân, bunu tabelanızdan da anlamak mümkün… Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Yıllarca Ankara’da evcil hayvanımızla birçok mekâna gidemedik, ben de bu olaydan nefret ettim. Bu tepkimden dolayı önce cama sonra da tabelamıza “minik dostlarımızla evcil hayvanınızla gelebilirsiniz” diye yazı astım. Hani bugüne kadar daha tavşanıyla, kaplumbağasıyla ya da kurbağasıyla geleni görmedim, maksimum köpek geliyor zaten. Bir köpek kimse için bu kadar sorun olmamalı; köpeğini zapt edemeyen sorun yaratacağını düşünen zaten mekâna getirmez. Mesela, yan komşumuz Cem Adrian’ın çok güzel ama büyük bir köpeği var; zapt edemediği için getirmiyor.

lavarla

Ankara’da son zamanlarda başarılı bir artış gösteren 3. Dalga hakkındaki düşünceleriniz nedir?

Geldiğimizde bu sokakta sadece Lungo, 3.dalga demleme yapanda Kennedy caddesindeki F451 Brew vardı. İlk başta bu sokakta açmamız, Lungo var diye,  etik olarak doğru olur mu diye düşündük fakat eğer biz Ankara’da kahve severlerin ve kahve tüketiminin artmasını istiyorsak, pazar oluşturmak ve bu pazarın gelişmesi için açmamız lazım dedik. Böyle böyle de burada aynı İstanbul’da ki gibi kahveciler sokağı oluşmaya başladı. Yaz gelmeden 3 taneydik. Şimdi sayımız git gide artıyor. Her mekânın kahvesinin ayrı bir tadı var. Mesela Crop daha şarap tadında ekşiliği ön planda olan kahveler yaparken Lungo espresso bar olduğundan dolayı daha sert kahveler hazırlıyor. Gelen her müşterime de söylüyorum sadece bize gelmeyin, farklı farklı yerlere gidin, tadın, sizin damak tadınıza uygun kahveyi bulun.  Bu 3.dalga kahvecilik de aslında popüler kültürün bir ürünü; 10 senelik ömrü var ama daha sonrasında ne olacak, insanlar kahve kültürünü benimseyip bizlerden çekirdek alıp kendileri evlerinde chemex v60 ya da aeropress yapıp içecek, Starbucks’ın kötü kahvelerini içmek zorunda kalmayacaklar.

lavarla
Sizin en sevdiğiniz, vazgeçemediğiniz çekirdek ve içecek var mı?

Hmm güzel soru 🙂 Dürüstçe söyleyeyim aslında çayı daha çok seviyorum ama kahve içmek istediğim zamanlarda da espressoyu tercih ediyorum. İçtiğim espressolar içinde bugüne kadar en beğendiğim ise Kronotrop daha el değiştirmeden önce içtiğim espresso, tadını daha hala unutamam…

lavarla

Son olarak bizlerle paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?

Bunu Koala olarak söylemiyorum, 3.dalga Ankara’da yeni bir sektör ve desteğe ihtiyacı var. Ankaralılar bu konuda çok istekli ve kahve kültürünü, yeni kahve tatlarını öğrenmeye meraklı; açıkçası bu da beni mutlu ediyor. Kendi müşterilerime de söylediğim gibi gidebildiğiniz her kahveciye gidin tadın, kendi damak zevkinizi bulun…

Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz….

Fotoğraflar için Işıl’a kocaman sevgiler…

Paylaş:

İlginizi Çekebilir